Kalp ve damar hastalıkları hakkında bilgi vermek, kalp sağlığı konusunda farkındalık oluşturup toplumu bilinçlendirmek, halka sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazandırabilmek amacıyla “11-17 Nisan Kalp Sağlığı Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Günümüzde kalp sağlığının önem ve değerinin daha iyi anlaşılmasına ve teknolojik gelişmeler eşliğinde tanı ve tedavi yöntemlerindeki ilerlemelere karşın kalp ve damar hastalıkları dünyada en önde gelen ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Kalp ve damar hastalıklarına bağlı kayıplar, tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 30’una karşılık gelmekte olup, 2030 yılında hem sayının hem de ölümler arasındaki oranın giderek artacağı tahmin edilmektedir.
Ülkemizde kalp ve damar hastalıkları en önemli sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Türkiye’de ölümlerin yüzde 40’ı kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor. Bu da yaklaşık her üç dakikada bir kişinin ölümü anlamına gelir. Genel olarak her yıl 300 bin kalp krizi ve 125 bin ölüm söz konusudur. Kanserden kayıplar ise bu sayıların yarısı kadardır.
Kalp ve damar hastalıkları açısından risk faktörlerini değiştirilemeyen, kontrol altına alınabilen ve önlenebilen risk faktörleri olarak 3 temel başlık altında gruplandırıyoruz. Değiştirilemeyen risk faktörleri; erkek cinsiyet, ileri yaş ve genetik yatkınlıktır. Kontrol altına alınabilen risk faktörleri ise; yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği ve strestir. Önlenebilen risk faktörleri ise; sigara ve aşırı alkol tüketimi, sağlıksız diyet ile beslenmek, hareketsiz ve tembel yaşam, şişmanlık, ihmal ve hekim kontrolünden kaçınmak olarak sıralanabilir.
Kalp ve damar hastalıklarının çok büyük bölümü uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla önlenebilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü belirlemelerine göre uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve düzeltilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlası önlenebilmektedir.
Sağlıklı beslenme için; aşırı kalori ve tuz tüketilmesinin önlenmesi ile hayvansal yağların azaltılarak bitkisel yağların, taze sebze, meyve, liften zengin yiyeceklerin ve balığın daha çok tüketildiği bir diyetin benimsenmeli, şekerli ve unlu hazır besinler ve işlenmiş karbonhidratlardan uzak durulmalı.
Diğer bir öncelik verilmesi gereken konunun da kalp damar hastalığı sıklığındaki korkutucu artıştan sorumlu şişmanlık ve hareket azlığı ile mücadeledir. Bu mücadelenin de toplum düzeyinde verilmesi ve topluma bu bilincin eğitim yoluyla kazandırılması gerektiğidir. Haftanın beş günü, günde en az 30 dakika süre ile yapılacak yürüyüş; koşu, jogging, step, yüzme gibi yarışmalı olmayan aerobik spor ve aktiviteler, kalp kasının oksijenlenmesini artırmasının yanı sıra kişinin ideal kilosuna ulaşmasına, kolesterol düzeyinin düşmesine, kan basıncının kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Bu durum ayrıca kişinin stres düzeyini de azaltır.
Sigaranın bırakılması ile kalp damar hastalıkları riskinin azaldığı kanıtlanmıştır. Sigaranın bırakılması sonrası kalp damar hastalıkları riski 10 yıl içinde azalarak hiç içmeyenler seviyesine inmektedir. Kalp krizi geçirenlerde sigaranın bırakılması ile krizin tekrarlama riski yarı yarıya azalmaktadır.
Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının Avrupa ortalamasının üzerinde olduğu ülkemizde, kalp krizine karşı farkındalık yaratmak artık daha önemli!
Tüm dünyayı kasıp kavuran virüs salgınında yaşamını yitirenlerin çoğunluğunun ileri yaş ve kalp-damar hastalığı – hipertansiyon – olduğu dikkate alındığında, kalp sağlığına dikkat etmenin ne kadar önemli olduğu ortadadır.
Kalbini dinleyen, kalbine değer veren herkese sesleniyoruz. Artık kalbiniz için doğru seçimler yapma zamanıdır. Sağlıklı bir yaşam için kalbinize iyi bakınız çünkü orada sevdikleriniz var.
Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin Artık Kalpler Susmasın!
11 Nisan 2022