24 Mart Dünya Tüberküloz Günü
Robert Koch tarafından M. tuberculosis basilinin keşfedildiği ve hastalığın teşhis ve tedavisinin yolunu açan 24 Mart 1882 gününe ithafen her yıl 24 Mart ‘‘Dünya Tüberküloz Günü” olarak anılmaktadır. 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü'nün amacı, tüberküloz (verem) hastalığı ve bu hastalıkla mücadele konusunda toplumun ve sağlık çalışanlarının bilinçlendirilmesi ve bu hastalığa bütün kesimlerin dikkatinin çekilmesidir.
Tüberküloz tüm dünyada ilk on ölüm sebebi arasında yer almaktadır ve küresel bir halk sağlığı sorunudur. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin sağlıkla ilgili hedeflerinden biri de “2030 yılına kadar tüberküloz epidemisini sona erdirmek” tir. Bu kapsamda tüberkülozun önlenmesine yönelik olarak belirlenen hedeflere ulaşmak, faaliyetlere hız vermek, süreç içinde gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda yeni hedef ve stratejiler belirleyerek faaliyetlerin belirli bir çerçevede yürütülmesini sağlamak amacıyla Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı uygulanmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de Verem (tüberküloz) Hastalığının Durumu: Tüberküloz (verem) halen dünya genelinde önemli bir sağlık problemidir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2018 Raporu”na göre dünya genelinde tüberküloz görülme sıklığı ve tüberkülozdan ölümler (insidans ve mortalite hızları) düşmektedir. Tüberküloz, dünya genelinde en çok ölüme yol açan 10 nedenden birisidir. Türkiye’de verem hastalığının görülme sıklığı her yıl yaklaşık %5-7 oranında azalmaktadır. Tüberküloz erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir ve çoğunlukla ekonomik olarak üretken yaş grubundaki erişkinleri tutmaktadır.
Verem Hastalığı: Veremin etkeni “Mycobacterium tuberculosis” isimli bir bakteridir. Verem basilinin kaynağı, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen aktif akciğer ve gırtlak (larinks) veremi olan hastalardır. Basil hava yolu ile bulaşır. Hasta insanlardan öksürme ve hapşırma ile ortama yayılan mikrobun solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır. En çok hastanın aile bireylerine ve yakın çalışma arkadaşlarına bulaşma olur. Tedavi edilmeyen her hasta yılda 10-15 kişiye hastalığı bulaştırır Tedavi ile basil sayısı çok kısa sürede azalır. Hastaların çoğunda ortalama 2-3 haftada bulaştırıcılık yok olur.
Verem basili vücuda girdikten sonra sessiz olarak kalabilir. Vücut direnci düşünce çoğalarak hastalanmaya yol açabilir. Başta HIV/AIDS olmak üzere, şeker hastalığı, böbrek hastalığı, bazı kanserler, ilaç ve alkol bağımlılığı, sigara, madenci hastalığı ve diğer bazı ciddi kronik hastalıklarda vücut direnci düşer. Bebeklerde ve yaşlılarda da vücut direnci düşük olduğundan hastalanma fazla olur.
Verem hastalığı vücudun bütün organlarını tutabilir ancak en çok akciğerlerde görülür (%60-70). Hastalığın tuttuğu diğer organlar arasında en sık görülenler; akciğer zarı, lenf bezleri, kemikler, böbrekler ve beyin zarlarıdır (menenjit).
Verem Hastalığının Belirtileri: Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi, öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı, nefes darlığıdır. Gırtlak veremi ses kısıklığı yapabilir. Diğer organları tutan verem hastalığında ilgili organa ait bulgular olabilir (lenf bezi büyümesi, idrarda kan, eklemde şişlik vb.). İki-üç haftadan uzun süren ve tedaviye yanıt alınamayan öksürükte verem hastalığından şüphelenmek gerekir. Verem hastalığının tanısı, hastanın belirtileri ve röntgen bulguları, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur.
Veremin Tedavisi: Verem Savaşı Dispanserlerinde (VSD) veremin teşhis ve tedavisi yapılmaktadır. Veremin tedavisi standarttır. 6 aylık tedavi uygulanmaktadır. Tedavide verilen ilaçlar tamamen ücretsizdir. İlaçların düzenli içilmesi çok büyük önem taşır. Çünkü hastaların bir kısmı tedaviyi terk etmekte ve toplumda basil saçmayı sürdürmektedirler. Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için her doz ilacı bir sağlık personelinin veya başka bir görevlinin gözetiminde içirtmek en uygun yoldur. Tedavinin dispanserde ya da hastanede başlanması gerekir. Aylık takiplerinin de dispanserde yapılması uygundur. Tedaviyi sonlandırana kadar özenle sürdürmek gerekir.
Dirençli Verem: Tüberküloz tedavisinde ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmez. Tam tersine tedavisi güç bir duruma gelir. Bu duruma dirençli tüberküloz denir. Ülkemizde dirençli verem hastalarının tedavisi Ankara Atatürk, İstanbul Yedikule, İstanbul Süreyyapaşa, İzmir Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ve bazı üniversite hastanelerinde yapılmaktadır.
Temaslı muayenesi ve koruyucu tedavi: Bulaştırıcı verem hastası ile aynı havayı paylaşan ve verem mikrobuna maruz kalan kişilere verem hastalığı gelişimini önlemek amacıyla koruyucu ilaç tedavisi verilmek gerekir. Verem hastasının aile bireyleri ve diğer temaslıları dispanserlerde ücretsiz olarak muayene edilir ve gerekli tetkikleri yapılır. Temaslı muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenlere tedavi edilir. Hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere koruyucu ilaç tedavisi verilir. Koruyucu ilaç tedavisi tek ilaçla ve 6 ay süreyle verilir. Bu tedavinin hastalanmayı %90’a varan oranda önlediği bilinmektedir.
Verem aşısı - BCG (Bacille Calmette Guerin): BCG aşısı özellikle çocuklarda kanla yayılan ve ağır seyreden verem hastalığını (menenjit ve miliyer TB) önlemede çok etkilidir. Ülkemizde BCG aşısı doğumdan sonra 2. ayını bitiren bebeklere aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Aşı zamanı geçirilirse, 6 yaşa kadar yapılabilir, ancak bu durumda önce tüberkülin deri testi (TDT- PPD) yapılması gerekir.
HEDEF VEREMSİZ BİR TÜRKİYE
Hedefimiz Veremsiz Bir Türkiye! Korkma, saklama, tedavi ol!
01 Nisan 2022